AÇLIK VE YOKSULLUK HALKIMIZIN KADERİ DEĞİLDİR!

28/12/2020 tarihinde asgari ücret 2 bin 825 lira 90 kuruş olarak oy çokluğu ile belirlenmiştir. Bu oy çokluğu; asgari ücretle geçinen vatandaşlarımızın -sayısı resmi olarak açıklanmasa da on milyon- onurlarına zarar vermiştir. Bu vatandaşlarımızın sayısı, aileleri veya yakınlarıyla birlikte milyonlara ulaşmaktadır ki bu da bu kadar çok insanın mağdur olması anlamına gelmektedir.
Türkiye İstatistik Kurumu “bekâr bir işçi için” hesaplanan yaşama maliyetini Kasım 2020 itibariyle net 2.792 TL olarak açıklamıştır. Kalori hesaplaması ve yaşamsal ihtiyaçların bir kişi için “en alt düzeyde” tutarı budur. Açıklanan bu asgari ücret tutarı, insan hakları ile uyuşmamaktadır. Ülkemizdeki döviz kurunun durumu, dışa bağımlı üretim, zamlar ve yüksek enflasyon; özellikle pandemi dönemindeki gıda enflasyonu, vatandaşlarımızı temel gıdalara ulaşmada bir hayli zorlamaktadır. Bu şekilde; asgari ücretle çalışan velilerimiz, uzaktan eğitim masraflarını karşılamak şurada dursun, çocukların temel besin kaynaklarını temininde dahi sıkıntı yaşamaya devam edecektir.
Türkiye’de şu an açlık sınırı 2360 TL, yoksulluk sınırı ise 8165 TL olarak açıklanmıştır. Yapılan asgari ücret zammı, vatandaşlarımızı ölmeyecek kadar yaşamaya mahkûm etmiştir. 1 Ocak 2020’de asgari ücret 390 dolar iken, 1 Ocak 2021’de verilen %21 zam oranı ile birlikte asgari ücret dolar bazında 370 dolara karşılık gelmektedir. Bunun sorumlusu da her şeye yetkili olup hiçbir şeyden sorumlu olmayanlardır.
Öğretmen maaşı ile ilgili de toplu sözleşmelerdeki olumsuzluklar sonucunda öğretmen maaşı zamları da erimiş ve uzaktan eğitim şartlarında ek derslerde azalma olduğu gibi öğretmenlerimizin yaşamsal ihtiyaçlarında artışa ama bu ihtiyaçları giderecek maddi olanaklarında düşüşe rastlanmıştır. Velilerimizin aldığı asgari ücretler ve öğretmenlerimizin maaşları; insan onuruna yakışır, insan hakları temelinde, pandemi döneminde de temel yaşam ihtiyaçlarının tamamını sağlayacak biçimde aynı zamanda kişilerin psikolojik bütünlüklerine zarar vermeyecek bir zeminde oluşturmalı ve buna göre de düzenlenmeli; TEKRAR GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR! Eğitim emekçilerine verilecek zam oranının %5-7 arasında olacak olması kabul edilemez. Öğretmenlere ve tüm emekçilere seyyanen %50 zam ile birlikte sokaktaki enflasyona uygun olarak ivedilikle zam yapılmalıdır.
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları, anayasal haklarına göre de maddi ve manevi olarak iyi ve insana yakışır bir hayat sürmelidir. Bu onurlu yaşama hakkı vatandaşlarımızın en temel hakkıdır. Bu hak mücadelesinde vatandaşlarımızın yanındayız.
Kamuoyuna saygıyla duyururuz.

-
Memurların Ocak 2022 Zammı Hakkında
-
29 Aralık İş Bırakma Eylemine Şubemiz Katılım Sağladı
-
Şubemiz Dayanışma Kahvaltısını Geniş Katılımla Gerçekleştirdi
-
Öğretmene Şiddete Hayır Protestomuz
-
Eylül Ayı Okullarda Salgın ve Vaka Durumları Basın Açıklamamız
-
İlçe Yöneticileri İle Örgütlenme Toplantımızı Gerçekleştirdik
YORUM BIRAK
YORUMLAR
HABERLER
-
01
Memurların Ocak 2022 Zammı HakkındaEnflasyon oranları, 3 ocakta açıklandıktan sonra gerçeğe aykırı şekilde olduğuna dair genel merkezimiz aynı gün Ankara adliyesinde suç duyurusunda bulunmuştur. Hükümet tarafından ek zam gündeme almış ancak sadece %2,5’lik bir artış yapılmıştır! Ocak ayı itibariyle maaşlara yansıyacak olan %22,48’lik enflasyon farkının toplu sözleşme hükmü sonucu olduğu, Ocak zammı olan %5’in ise felaket özelliği taşıyan Toplu […] -
02
29 Aralık İş Bırakma Eylemine Şubemiz Katılım SağladıEğitim ve bilim emekçilerinin yegane örgütü Eğitim-İş olarak, ülke genelinde gerçekleştirdiğimiz iş bırakma eylemi ile emeğimize, geleceğimize, bağımsızlığımıza, ülkemize ve meslek onurumuza sahip çıkmanın haklı gururunu bir kez daha yaşadık. Şubemiz Eğitim İş İstanbul 4 Nolu Şube de eyleme geniş şekilde katıldı. Siyasi iktidarın yarattığı korku iklimi ile emeğimize ve haklarımıza saldırılarını arttırdığı bir dönemde, […] -
03
Şubemiz Dayanışma Kahvaltısını Geniş Katılımla GerçekleştirdiEğitim-İş bilimsel, laik, demokratik ve kamusal eğitim mücadelesinden asla vazgeçmeyecektir. Bizler de, Gücünü ve mücadele azmini, Mustafa Necati’den, Hasan Ali Yücel’den, İsmail Hakkı Tonguç’tan, Fakir Bayburt’tan, Köy Enstitülerinden, TÖS’ten ve TÖB-DER’den alan Eğitim-İş’imizin, Beyoğlu-Eyüp-Kâğıthane-Beşiktaş-Şişli ve Sarıyer ilçelerini içine alan bölgemizde İstanbul 4 No’lu Şube olarak hep birlikte taşıdığımız mücadele bayrağını daha yukarılara taşımak için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Eğitim İş ailesi olarak, Cumhuriyet’in neferleri olan siz değerli […] -
04
Öğretmene Şiddete Hayır ProtestomuzSiyasi iktidarın, öğretmenleri itibarsızlaştırma politikalarının bir sonucu olarak ne yazık ki eğitim emekçilerine yönelik şiddet eylemleri son yıllarda giderek artmaktadır. Neredeyse her geçen gün yurdun bir köşesinde öğretmene şiddet vakası baş gösterirken, MEB hala bu konuya dair engelleyici ya da koruyucu herhangi bir önlem politikası geliştirememiştir. Bakanlık, öğretmene şiddet utancına son vermek için önce bu […] -
05
Eylül Ayı Okullarda Salgın ve Vaka Durumları Basın AçıklamamızAğustos ayı ortası itibarıyla hem sağlık bakanlığı hem de milli eğitim bakanlığından okulların açılması ile ilgili peş peşe açıklamalar ve resmi yazılar yayınlanmıştır. Fakat yine havada kalan açıklamalar ayrıntılara girilmeyen direktifler bulunmaktadır. Tüm Türkiye’de PCR testi zorunlu mu değil mi yoksa aşı gibi öneri şeklinde mi geldi? Bilinmemektedir. PCR testi konusunda iller arasında farklı uygulamalar […]