EĞİTİMİN EN BÜYÜK `YÜK`Ü BASİRETSİZ BAKANLIKTIR

Anasayfa - Ağustos 29, 2020 7:27 pm A A

Eğitim döneminin başlama takvimi gelip kapıya dayanmışken Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, pandemi koşullarında eğitimin nasıl sürdürüleceğine dair sorulara hâlâ istenen netlikle cevap verememektedir.

Bakan Selçuk, “Uzaktan Eğitim Çalışmalarının ve Yeni Eğitim Öğretim Yılı Hazırlıklarının Değerlendirilmesi” başlıklı bilgilendirme toplantısında birçok konuda Bakanlığın yetersizliğini ve eğitimciye olan çarpık bakışını gözler önüne sermiştir.

Söz konusu toplantı sadece acı itiraflara değil, büyük bir gafa da sahne olmuştur. Selçuk, MEB’in bütçesine dair sorulan bir soruya yanıt verirken, “Eğitimde asıl yük, öğretmenin maaşıyla ilgilidir. Milli Eğitim Bakanlığının bütçesine bakarsanız, yatırım bütçesinin çok çok küçük olduğunu görürsünüz” ifadelerini kullanmıştır.

Zaten insanca bir yaşama uygun ücret alamayan öğretmenin maaşını “yük” olarak görmek, en hafif tabirle haddini aşmıştır. Aklı çalışan herkesin malumudur ki eğitimci olmadan eğitim olmaz.

Bakan eğitime ayrılan bütçenin yetersizliğini açıkça söyleyememekte yetmez gibi, eğitimin vazgeçilmezi öğretmenler üzerinden talihsiz açıklamalar yapmaktadır.

Oysa eğitimin en ağır yükü, ne yazık ki basiretsizlik timsali haline gelen Bakanlıktır. Bakanlıklar, olağanüstü durumlarda Hazineden ek bütçeler talep eder ve bunun ardından planlamalar yapar. Korona nedeniyle eğitimde olağanüstü bir duruma geçilmesine rağmen, Hazine’den Diyanet kadar bile talepkar olmayan MEB, bu ülkenin geleceğinde açıkça bir yüktür. Korona virüse, yokuş aşağı giden ekonomiye rağmen “itibardan tasarruf olmaz” diyerek 125 milyon liraya yazlık saray inşa eden hükümete, “Asıl eğitimden tasarruf olmaz” diyemeyen bir Bakanlık, kendi çabalarıyla ülkenin geleceği olan çocukları eğiten öğretmenlerin sırtında bir yüktür.

Eğitim-İş olarak MEB’i uyarıyoruz: En azından bu olağanüstü dönemde eğitimin sorunlarına dair tüm eğitim çevrelerinin önerilerine açık olun. Eğitime dair derhal gerçekçi ve ayrıntılı bir planlama yapıp, bunun için Hazine’den ek bütçe talep edin. Ünlü düşünür Sokrates’in dediği gibi, “Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, cehaletin bedelini hesaplayın!”

SADECE ŞANSLI ÇOCUKLARA UZAKTAN EĞİTİM

Öte yandan kamuoyunun eğitimde sürecin nasıl işleyeceğine dair cevap bulmayı umarak gözlerini çevirdiği toplantı, soru işaretlerini çoğaltmaktan başka bir işe de yaramamıştır.

Eğitim yüz yüze başlayacaksa pandemi riski altında öğrenci ve öğretmenlerin sağlıklarının nasıl emniyet altına alınacağını berrak biçimde açıklayamayan Bakan Selçuk’un, konuşmasının büyük bölümünü uzaktan eğitime ayırması dikkat çekmiştir.

Toplantıda Bakan’ın en büyük itirafı ise uzaktan eğitime imkansızlıklar nedeniyle dahil olamayan öğrenciler konusunda olmuştur. Bakan Ziya Selçuk, internete erişimde bulundukları bölgeler itibarıyla sorun yaşayan yaklaşık 1,5 milyon çocuk olduğunu itiraf etmiş, bu çocuklarımızın EBA sisteminde görünmediklerini açıklamıştır.

Eğitim-İş olarak bu konuya aylardır dikkat çekmiş ve Bakanlığın tüm öğrencilerimize ücretsiz internet ve tablet/bilgisayar temin etmesi gerektiğini vurgulamıştık. Bakan ise 1.5 milyon çocuğa “özel 17 kitap” vereceklerini ve EBA merkezleri oluşturarak çocukları evlerinden bu merkezlere taşıyıp sisteme dahil edeceklerini söylemiştir. Yani eğitimin ameliyatlık her yarasına ancak pansuman yapabilen MEB, bu vahim konuda da ortada elinde yarabandıyla koşuşturduğunu göstermiştir.

Bahsi geçen 17 kitap nedir? Basılmış mıdır? Evinden internete ulaşabilen çocuklarla ulaşamayan çocuklar arasındaki fırsat eşitsizliği, bahsi geçen kitaplarla giderilebilecek midir? Daha okullarda bile hijyen sağlanamazken, kadrolu temizlik personelleri istihdam edilemezken oluşturulacak bu EBA merkezlerinde çocukların Korona’ya karşı korunması nasıl sağlanacaktır? Çocuklarımız buralara Korona virüse karşı tedbir kurallarına uygun biçimde mi taşınacaktır ve bu servis hizmeti nasıl denetlenecektir?

İşte bütün bu hayati sorular, maalesef Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un uzun konuşmasında cevap bulmamıştır. Fatih projesi adı altında her çocuğa tablet, her sınıfa akıllı tahta verileceğini vadeden, güya bunun için 20 milyar dolar harcayan ama sonra suskunluğa bürünen iktidarın, çocuklarımıza birkaç aylık internet hizmeti bile veremiyor olduğu tescil olunmuştur.

Vakıf/dernek maskesi takan hemen her tarikatla art arda protokoller imzalayan MEB, görünen o ki bu konuda Teknoloji Bakanlığı ile protokol imzalayacağına, hazineden ek bütçe isteyeceğine, 17 kitap dağıtıp konuyu kapatmak istemektedir.

Eğitim-İş olarak Bakanlığı, derhal fırsat eşitliği sağlayacak hamleler yapmaya çağırıyoruz.

Eğitim, bir hak ve kamu hizmetidir. Hükümetin ağzından düşürmediği “sosyal devlet” ilkesi gereğince her bir çocuğumuz bu hak ve hizmetten eşit ve adil biçimde yararlanabilmelidir.

Eğitime ulaşmak için aynı imkanı tanımadığınız çocukları, aynı sınava sokarak düzenleyeceğiniz tüm yarışların kaybedeni ülkemiz olacaktır.

MERKEZ YÖNETİM KURULU

Anasayfa - 7:27 pm A A
BENZER HABERLER

YORUM BIRAK

YORUMLAR

Hiç yorum yapılmamış.

HABERLER

  • 01
    Memurların Ocak 2022 Zammı Hakkında
    Enflasyon oranları, 3 ocakta açıklandıktan sonra gerçeğe aykırı şekilde olduğuna dair genel merkezimiz aynı gün Ankara adliyesinde suç duyurusunda bulunmuştur. Hükümet tarafından ek zam gündeme almış ancak sadece %2,5’lik bir artış yapılmıştır! Ocak ayı itibariyle maaşlara yansıyacak olan %22,48’lik enflasyon farkının toplu sözleşme hükmü sonucu olduğu, Ocak zammı olan %5’in ise felaket özelliği taşıyan Toplu […]
  • 02
    29 Aralık İş Bırakma Eylemine Şubemiz Katılım Sağladı
    Eğitim ve bilim emekçilerinin yegane örgütü Eğitim-İş olarak, ülke genelinde gerçekleştirdiğimiz iş bırakma eylemi ile emeğimize, geleceğimize, bağımsızlığımıza, ülkemize ve meslek onurumuza sahip çıkmanın haklı gururunu bir kez daha yaşadık. Şubemiz Eğitim İş İstanbul 4 Nolu Şube de eyleme geniş şekilde katıldı. Siyasi iktidarın yarattığı korku iklimi ile emeğimize ve haklarımıza saldırılarını arttırdığı bir dönemde, […]
  • 03
    Şubemiz Dayanışma Kahvaltısını Geniş Katılımla Gerçekleştirdi
    Eğitim-İş bilimsel, laik, demokratik ve kamusal eğitim mücadelesinden asla vazgeçmeyecektir. Bizler de, Gücünü ve mücadele azmini, Mustafa Necati’den,  Hasan Ali Yücel’den, İsmail Hakkı Tonguç’tan, Fakir Bayburt’tan, Köy Enstitülerinden, TÖS’ten ve TÖB-DER’den alan Eğitim-İş’imizin, Beyoğlu-Eyüp-Kâğıthane-Beşiktaş-Şişli ve Sarıyer ilçelerini içine alan bölgemizde İstanbul 4 No’lu Şube olarak hep birlikte taşıdığımız mücadele bayrağını daha yukarılara taşımak için tüm gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz. Eğitim İş ailesi olarak, Cumhuriyet’in neferleri olan siz değerli […]
  • 04
    Öğretmene Şiddete Hayır Protestomuz
    Siyasi iktidarın, öğretmenleri itibarsızlaştırma politikalarının bir sonucu olarak ne yazık ki eğitim emekçilerine yönelik şiddet eylemleri son yıllarda giderek artmaktadır. Neredeyse her geçen gün yurdun bir köşesinde öğretmene şiddet vakası baş gösterirken, MEB hala bu konuya dair engelleyici ya da koruyucu herhangi bir önlem politikası geliştirememiştir. Bakanlık, öğretmene şiddet utancına son vermek için önce bu […]
  • 05
    Eylül Ayı Okullarda Salgın ve Vaka Durumları Basın Açıklamamız
    Ağustos ayı ortası itibarıyla hem sağlık bakanlığı hem de milli eğitim bakanlığından okulların açılması ile ilgili peş peşe açıklamalar ve resmi yazılar yayınlanmıştır. Fakat yine havada kalan açıklamalar ayrıntılara girilmeyen direktifler bulunmaktadır. Tüm Türkiye’de PCR testi zorunlu mu değil mi yoksa aşı gibi öneri şeklinde mi geldi? Bilinmemektedir. PCR testi konusunda iller arasında farklı uygulamalar […]